Tasavvuf Alemi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Canlı Kur'an Hz Muhammed(sav)

Aşağa gitmek

Canlı Kur'an Hz Muhammed(sav) Empty Canlı Kur'an Hz Muhammed(sav)

Mesaj tarafından Nefy-ü İsbat Ptsi Eyl. 24, 2007 6:05 pm

Canlı Kur'an Hz Muhammed(sav) OmerDongeloglu

Efendimizin kutlu doğumundan başlayalım dilerseniz..

Resullulah Aleyhisselam babası Abdullah’ı kaybetmiş olarak dünyaya geliyordu. Hz. Amine Peygamber Efendimizi dünyaya getirdiğinde on dokuz yaşlarındaydı.
Aslında Hz. Amine’den sadece bir çocuk değil aynı zamanda bütün insanlık için vahşetin adeta insan akıllarını çıldırtan beynin boşalıp insanların heveslerinin peşinde savrulduğu bir dönemde bir umut da doğmuş oluyordu.
Amine annemiz çok genç dul kalmıştı. Altı yaşındayken de yavrusunu da bırakıp ahirete irtihal eyleyecekti. Medine’ye yakın Ebva köyünde Peygamber Efendimizin babası doğumundan bir kaç ay önce Medine’de Adiy İbni Neccar’ın oğullarından Nabira’nın evinde ağır bir hastalık sonucu vefat ediyordu. Sanki Medine peygamberimize daha doğmadan babasını kendi koynuna alarak “gel” diyordu. Resullullah Aleyhisselam dünyaya gelirken Hz. Amine’nin yanında Abdurrahman ibni Avf’ın annesi Hz. Şifa annemiz vardır.
Burada hanımefendilerin eğer bir şeyle iftihar edilecekse bence en çok gurur duyacakları şey, Hz. Muhammed Aleyhisselama dünyadan verilen ilk şey bir kadının sütü olmasıdır. Efendimiz Hz Şifa annemizin sütünü emmiştir. Ne gariptir ki Peygamberimiz dünyadan giderken de dünyadan son ağzına aldığı şey de bir kadına aittir; Hz Aişe’nin tükürüğüdür. Misvak istiyor Allah Resulü, Aişe annemiz (R.A.) misvak parçasını alıyor, kuru bir ağaç dalı onu ağzında çiğniyor, emiyor, tükürüğüyle ıslatıyor. Efendimiz Aleyhisselam yorulmasın, diye yumuşatıyor. Hz Aişe tükürüklerinin olduğu misvağı Efendimize veriyor.
Yine hanımefendilerin iyi bilmesi gereken Hz. Hacer. Hacer Afrikalı bir köle, Harem valisi tarafından Hz. Sare annemize hediye edilmiş bir köle. Hz İsmail Aleyhisselamın annesi.

Hacer annemiz öyle muhteşem bir yürüyüş yapıyor ki Resullullah aleyhisselam İslam’ın beş esasından biri olan haccı Müslümanlara tarif ederken bir peygamber dahi olmayan kadının yürüyüşünü haccın içerisine ana direk olarak yerleştiriyor. Safa ile Merve yürüyüşü... Hanefi mezhebinde vacip olan bu yürüyüş diğer üç mezhepte farzdır. Şafii mezhebinde, Hanbeli mezhebinde, Maliki mezhebinde Safa ile Merve yürüyüşü farzdır. Bir zamanlar Mısırlı köle olan bir kadının yürüyüşü öyle çok beğenilmiş ki Allah ve Resulü tarafından, yürüyüşü ebedileştirilmiştir. Efendimizden önce gelmiş olan peygamberlerin hatıralarından İslam’a bu örneklerin taşınması bu dinin alemşumül olduğunun bir başka delilidir. Dolayısıyla Hz. Muhammed Aleyhisselamı anlamak çok önemlidir.





Yine efendimizin hayatında çok önemli yeri olan bir kadın Hz Halime annemiz. Halime annemizin efendimize muhabbetini anlatır mısınız?

Annesinden sonra Efendimiz Halime’nin kucağındaydı. Allah’ın Resulü Hz Halime ile güzel günler geçirdi. Hz. Halime zayıftı. Sütü fazla yoktu, kimse çocuğunu Halime’ye vermemişti; peygamberimizin de babası sağ olmadığı için dolgun ücret veremezler diye peygamberimizi de kimse almamıştı. Kader Hz. Abdullah’ı yirmi beş yaşında Medine’ye çağırmıştı. Gün gelecek Halime annemiz Medine’ye gelecek orda vefat edecek. Hz. peygamberin kızı Fâtıma da Medine’de vefat edecek. Resullullah Aleyhisselam da yine yıllar sonra annesinin babasının kızlarının olduğu Medine’de ailesine kavuşacak. Medine adeta peygamberimizin ailesini daha Resullullah dünyaya gelmeden kendine çağırmıştır.



Hz. Halime beyaz bir çizgili kundağın içerisinde Resullullah Aleyhisselam kendisine verildiğinde mışıl mışıl uyuyordu. Her çocuk gibi Hz Halime kucağına aldığında sanki pamuk gibi içini ısıtan bir şeyin kucağına geldiğini hissetti. Resullullah Aleyhisselam o kucaktan bu kucağa verilirken o arada uyandı mübarek gözlerini tebessüm ederek. Hz. Halime’nin gözlerinin içine bakarak adeta “beni al” diyordu. İşte bugün bizler kutlu doğumu idrak ederken Hz. Halime’nin baktığı gibi bakarsak Resullullah’a. Resullullah Aleyhisselam “beni al” diyecek sünnetleriyle. Sana da diyecek bana da diyecek kardeşlerim.

Efendimiz Aleyhisselam Hz. Halime’nin gözlerine bakar bakmaz Hz. Halime annemiz, “vücudumda bir şey hissettim kendi doğurduğum oğlum aklımdan gitti. Kendi öz oğlumdan daha çok bir sevgi yerleşti kalbime. Dışarı çıktım. Kocama dedim ki bu çocuğu ne olur alalım” “Sen bilirsin” dedi. Ve peygamberimizi aldılar. Resullullah Aleyhisselam Benisad yurduna giderken sabahleyin gelirken saatlerce merkebinin zayıflığından geride kalan Halime’nin merkebi Resullullah Aleyhisselam Hz. Halime’nin kucağına verildiğinde adeta jet gibi gidiyordu. Yolun yarısına gelmeden saatler önce yola çıkmış diğer hanımların kervanını geçip gitmişti. Kadınlar bu duruma şaşırdılar.
Hz Halime köyüne geldiğinde sütten kesilmiş develerin göğüsleri sütle dolmuştu. O gün merhametsizlikten yürekleri taşlara dönmüş insanlık kucağına yeniden peygamberimizin sünnetini almak mecburiyetindedir.













Peygamber ahlakından bahseder misiniz?

Peygamberler Allah Teâlanın o topluma adeta kitapları gibi geldiler. Hz. Aişe annemize, “Allah Resulüyle en çok beraber olan sizdiniz; Resullullahın ahlakı nasıldı” denildiğinde Hz Aişe (RA) annemiz buyuruyor ki “Ahlakı Kurandı, siz Kuran okumuyor musunuz” diyordu. Dolayısıyla Resullullah Aleyhiselamı konuşurken bence ser levha olacak şey canlı kuran Hz Muhammed Aleyhisselam demek doğru olur. Yani yaşayan bir Kur’andı..
Hz. Peygamberin hayatını bizim için Kur’an tasvir etmiş: Üsve-i Hasene; ‘En güzel örnek’’ Dünyaya gelmeden önce insanlık yeniden peygambersizliğin acısını çekiyordu. Haksızlıklar insanların piyasada mal gibi alınıp satıldığı insan aklının dumura uğradığı hiçbir şeyin insanlara tat ve lezzet vermediği acı bir hal yaşanıyordu. Diri diri kız çocukları gömülüyor. Cinsiyet ayrımcılığı çok konuşuluyordu
Dinin kadına verdiği değeri anlamak için en iyi örnek değil mi efendim?
En çok haksızlık da bizim güzel dinimize yapılıyor bu konuda. Kadına İslamın değer vermediği konusunda yerli yersiz gereksiz ve bilgisiz iddialarda bulunuluyor oysa insanlık batıda kadını şeytan olarak tasvir etmiş yakın zaman kadar… Resullullah Aleyhisselamın dünyaya geldiği doğuda ise Arap yarım adasında Ceziretül-Arap da ise kız olmak başlı başına bir şuçtu. İşte böyle bir ortamda köle diye insanların et parçası gibi alınıp satıldığı bir ortamda, İslam insana insan gibi davranmayı müjdeliyordu.

Hazreti peygamberin kutlu doğumunu nasıl anmalıyız?
Hz. Muhammed Aleyhisselama dünyaya gelişi için hoş geldin derken, bence demeliyiz ki yüreğimizdeki kin nefret, haset, komşularımıza karşı çekememezlik kötü ahlaklarım yok olun. Resullullah Aleyhisselamın dünyaya geldiğini hatırladığımızda içimizden yeni duyguların fışkırması lazım. Bizi aşması lazım. Sokağımıza taşması lazım. Konu komşu arkadaş ahbap sizden etkilenecek ve sizi örnek alacak herkesi bu sudan kana kana içmesi için içiniz de Sena nehrinin taştığı gibi bir nehir taşması lazım. Bunlar iyi huylarımız olmalı. Mecusilerin sönen ateşini, sinirlendiğimizde hiddetlendiğimiz de yükselen ateşe benzetebilirsiniz. İçiniz de bitmeyen bir dünya hırsı varsa içinizde bitmeyen bir hararet çoluğunuza çocuğunuza, eşinize karşı şiddet uygulayan sinir hali yaşayan bir yapınız varsa onu peygamber Aleyhisselamı dünyamıza çağırarak söndürmeliyiz.
Ablası Şeyma’nın bir diş ısırık izine yüzlerce esiri serbest bırakan vefa ve sadakat örneği Hz. Peygamber Aleyhisselamın şefkat ve merhametini diriltmeliyiz kutlu doğumlarda.




Ülkemizde düzenlenen Kutlu doğum programlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Zaman zaman tekrara düşülüyor, programlara gerek yok gibi sözlerle karşılaşıyoruz. Şöyle bakmak lazım bence: Bu dünya seksen yılda bir boşalmıyor mu? En çok yaşayanımız yaklaşık seksen yıl yaşamıyor mu?
Yani seksen yıl sonra bu dünyada şu anda var olan hemen hemen hiç kimse var olmayacak... Altı milyar yeni insan olacak… Peki bu yeni insanlara peygamberi nasıl anlatacağız. Her yıl devrederek her yıl “Hoş geldin, Yâ Resullullah diyerek kapılarımızı gönüllerimizi dimağlarımızı beyinlerimizi her şeyimizi Allah Resulüne açıp elimizi bağlayarak ayağa kalkıp “gene gel yâ Resullullah” diyerek Ona bağlılığımızı tazelemiş oluyoruz.

Efendimiz (S.A.V.)’e muhtaç olan yeni insanların varolduğunu kaldı ki günahların yorduğu eksikliklerimizin hatalarımızın hayatın koşuşturmacısının yorduğu insanlığa Efendimizi bir vesile ile tekrar hatırlatmak bence büyük bir hizmet. Zira bir gün Efendimiz Aleyhisselamın huzuruna bir sahabi geliyor “Ya Resulallah sizinle beraber olurken gönlümden her şey siliniyor; Allah ve Resulünden başka hiçbir şey düşünmüyorum ama sizden ayrıldıktan sonra ya Resullullah ben dünyama dalıyorum, eski halimi alıyorum. Bu benim için bir eksiklik mi benim için bir kusur mu?”
Allah’ın Resulü (S.A.V.) efendimiz ona belki de onun üzerinden bize şu mübarek sözü söylüyordu: Buyuruyordu ki Kainatın Sultanı: “Elbette böyle olacak yani siz daima benim yanımda olduğunuz hali muhafaza etseydiniz melekler yere iner sizinle açıktan musafahalaşırlardı. Onun için bizim Resullullah Aleyhisselamı bazen unuttuğumuz gaflete daldığımız anlar olacak... Peki günaha düşen adamın kurtuluşu nasıl olacak? Muhammedi heyecanlar, Mus’ab yüzlü simalar, Aişe fedakârlığında kadınlar, Hatice vefasında simalar ile. Bu ruhu bu çağa taşımasak yanlışa düşmüş insanları acaba nasıl düzelteceğiz. Dolayısıyla bu tür programların bu tür hatırlamaların anmaların büyük bir boşluğu doldurduğuna inanıyorum

Efendimizin Uhudu her yıl ziyaret etmesi ne güzel örnek değil mi efendim?

Evet. Uhud ziyaretini bazı İslam tarihçileri Uhud ziyaretiyle ilgili senede en az bir defa giderdi, diyorlar. Bazı sahabeler Yâ Resullulah her yıl gelmesek veya devamlı gelmesek dediklerinde Buyuruyorlar ki: Eğer ben şu Uhud meydanına geldiğim de başta amcam Hz. Hamza olmak üzere Uhud şehitlerine selam verdiğimde onların kanlı elbiseleriyle kalkıp “Yâ Resullullah, ne vefalı ve sadık bir dostmuşsun. Bizim üzerimize olduğu gibi selam sizin de üzerinize olsun” deyişlerini görseydiniz buradan ayrılmazdınız, buyuruyor. Dolayısıyla vefa göstermek size iyiliği geçmiş birini hayırla anmak Peygamber sünnetidir. Vefa sünnettir.

Efendimizin annesine olan vefasını anlatır mısınız?
Hicri olarak 12 Rebiülevvel pazartesi sabahı dünyaya merhaba diyen Efendimiz Aleyhisselamı bize hediye eden dünyaya getiren rahminde taşıyan annelerin sultanı Hz. Amine annemiz. Vefatından 50 yıl geçmiş, hicretin yedinci senesi efendimiz Medine’ye umre için yola çıktığında arkasında iki bin kişilik arkadaş grubuyla beraber sahâbi efendilerimizle beraber Hz. Amine’nin kabrine geliyor. Allah’ın Resullü “annem” diyor “geldi oğlun” Vefatında altı yaşında çocuk Efendimiz… Ümmü Eymen’in kucağında annesine yaşlı gözlerle bakarken annesi diyordu ki: “Oğlum, üzülme senin şanın öyle yüce olacak ki bana melekler geldiler ve haber verdiler. Sen öyle bir insan dünyaya getiriyorsun ki onun ismi doğu ile batı arasında her yerde anılacak; oğlum üzülme” diyordu. Efendimiz Aleyhisselam elli yıl sonra altı yaşında kaybettiği anasının dümdüz olmuş kabrinin başına geldiğinde diz çökecek elleriyle annesinin kabrinin topraklarını düzeltecek “anne geldim” diyerek “Dediğin gibi oldu, oğlunun ismi doğu ile batı arasında anılıyor”

Şimdi bizler Allah Resulüne hoş geldin diyerek kutlu doğumları kutlarken Ona: “Ya Resullullah, sen nasıl annenin kabrinin başında annene ‘anne doğru söyledin’ dedinse, biz de sana diyoruz: Doğru söyledin Ya Resullullah, senin şanın senin güzelliğin senin sünnetin senin adın doğuyla batı arasında anılıyor. Biz kızlarımızın ismini Fatıma koyuyoruz ki mahşer günü Hz. Muhammed Aleyhisselam bize o evlatlarımıza verdiğimiz isimler hürmetine tanışıklık göstersin, muhabbet göstersin. “Benim kızımın adını, kızlarınızın adı yaptınız hayatı boyunca malını mülkünü Allah yoluna feda etmiş vefakâr ve cefakâr eşim Hatice’nin adını yavrularınıza ad yaptınız” diyerek Efendimiz Aleyhisselamın o emsalsiz vefasını gösterecek. Biz de her Mevlid kandilinde her seneyi devriyesinde hoş geldin Ya Resullullah diyerek mukabelede bulunuyoruz. Vefa borcumuzu ödüyoruz.



Son olarak neler söylemek istersiniz?
Kutlu doğum bizi sadakate götürür. Vefaya götürür. Efendimize hoş geldin ruhuna taşır. Buradan tüm Yeni Dünya dergisi okuyucularımızı tekrar tekrar saygı ve hürmetle selamlıyorum. Rabbimin affı mağfireti, bereketi evlerine olsun yüreklerine dolsun. Rabbim bu dergimizin bütün okuyucularını ve bütün müminlerin ölmüşlerini bağışlasın, mekânlarını cennet eylesin… Şimdiden kutlu doğum haftalarını aylara, ayları yıllara, yılları kutlu ömürlere çevirmeyi Rabbim hepimize nasip eylesin. Bu duygularla tüm Yeni Dünya okuyucularının da kutlu doğum ayını tebrik diyorum. Allah hepsine sağlıklar afiyetler versin. Rabbim ailelerine huzur versin, başarılar versin, görülen görülmeyen afetlerden musibetlerden onları bizleri ve bütün müminleri muhafaza eylesin.
Nefy-ü İsbat
Nefy-ü İsbat
...
...

Erkek Mesaj Sayısı : 1805
Yaş : 34
Nereden : Ankara
İlgi Alanları : Tasavvuf
Kayıt Tarihi : 15/09/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz