Tasavvuf Alemi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Zeki Sezer Röportajı

Aşağa gitmek

Zeki Sezer Röportajı Empty Zeki Sezer Röportajı

Mesaj tarafından Nefy-ü İsbat Ptsi Eyl. 24, 2007 7:11 pm

Sizi Meclis'e sokan ******'a bir gönül borcunuz olduğunu düşünüyor musunuz?
Yine kavga ettirmeye dönük sorular. Biz birlikte bir sorumluluğu yerine getirdik. Kim kimi nereye soktu o bilimsel olarak araştırılması gereken bir konu. Ama herhalde birimiz ötekine baston değneği olmadık.
Daha geçen gün siz "Biz olmasaydık CHP baraj altında kalırdı" diyordunuz.
Ben öyle demedim. Evet umduğumuz sonuç çıkmadı. Eğer o işbirliği yapılmamış olsaydı, solsuz bir parlamento olabilirdi dedim. Bu, CHP bizim sayemizde girdi demek değil. Siz zaten yoktunuz! Parlamentoya CHP sizi taşıdı! Böyle bir şey de yok. Biz yükselişi en fazla olan partiydik. Birden sekize, dokuza gelmiştik.
Ben görmedim o anketleri. Siz mi yaptırmıştınız?
Evet. Biz yüzde 10'u yakalamıştık o cumhuriyet mitinglerinden hemen önce. Sonra iş değişti. Mitingler eğer birleşmezsek ikimizi de cezalandıracak noktaya toplumu taşıdı.
CHP'nin 112 milletvekili 13 kişi eksildi şimdi. ******'a bu acıyı yaşatmak zorunda mıydınız?
O zaman kapanalım biz. Parti olarak varlığımızı devam ettireceğiz. Öyle değil mi?
DSP ile CHP kardeş mi rakip mi?
Benzer ve farklı hassasiyetleri olan iki ayrı parti.
Nedir DSP'nin CHP'den farkı?
Ben farkı değil DSP'yi anlatayım. Biz insan hakları, özgürlük, barış, tam bağımsızlık, laiklik gibi evrensel sol değerlere ve aynı zamanda bu toplumun inanç ve kültür sistemine yakın yerli bir sol partiyiz.
CHP yerli değil mi?
CHP böyle değildir demiyorum. Ben şimdi CHP ile kavga edecek değilim. Bir işbirliği yaptık. Onun sonucunu günahıyla sevabıyla üstlenirim.
Bu işbirliğinin günahı ne?
Bana göre yok. Doğru, iyi bir iş yaptık. Ama bunu yanlış görenler olabilir.
DSP'nin görüp CHP'nin oralı olmadığı, eşitlik, özgürlük ve adalet taleplerini konuşalım mı?
DSP eşitliğe, özgürlüğe ve sosyal adalete sonuna kadar inanır. Ama sosyal adaleti sefalette değil zenginlikte gerçekleştirmenin projelerini yapan partiyiz biz.
Kendisini yeterince eşit hissetmeyen kesimlerden birini seçip onun üzerinden anlatırsanız sizi daha iyi anlarım.
Bu ırksal ya da inançsal bir değerlendirme çerçevesine çekilirse bu ülkede yüzlerce yıldır hangi inançtan, hangi kökenden olursa olsun huzur ve barış içerisinde kardeşçe yaşayan insanlara ve geçmişimize haksızlık olur.
Size göre hangi kesimler kendilerini eşitlik konusunda zedelenmiş hissediyorlar?
Sizin kastettiklerinizin hiçbirisi ile ilgili bu ülkede bir sorun yok.
Benim ne kastettiğimi düşünüyorsunuz?
Ekonomik eşitsizliğin dışında iki şey kalıyor geriye işte Kürtler ve inancını iyi yaşayamadığını düşünenler.
Onlarda da problem yok diyorsunuz.
Evet yok. Problemi, inancı siyasete alet edenlerle etnik kimliğe dayalı siyaset yaparak toplumu parçalara bölmeye çalışanlar yaratıyor. Seçim dönemi Hakkari'ye gittim. İnsanlar ayrılık istemiyor. Alt kimlik istemiyor. İşyeri kimliği, çocuğu ve kendisi iyi eğitim istiyor. Ekonomik ve sosyal gelişmeden pay almak istiyor. Tiyatro istiyor. Biz buradan taşınırsak Ankara'ya, İstanbul'a, İzmir'e taşınırız, Kuzey Irak'a, İran'ın bilmem ne şehrine değil diyorlar. Orada bir terör var. Terörün baskısı altında insanlar sessiz kalabiliyorlar. O sessizliği yanlış değerlendirenler var.
Kürt sorunu yok mu diyorsunuz özetle?
Kürt sorunu demek önce Kürt kökenli vatandaşlara haksızlık. Böyle bir şey yok. Dediğim gibi eğitimde, sosyal ve kültürel yatırımlarda eksiklik var.
Dolayısıyla Kürt sorununa çözüm öneriniz nedir diye sormama gerek kalmadı.
Evet. Yani kimlik sorunu olarak bunu koymak haksızlık olur. Kimliğe dayalı siyaset ile zaten solun işi hiç olamaz. Diğer tarafta inançları istismar eden, başını örtmeyen- başını örten kadın ayrımı yapan siyasetçilerin inanca verdiği zarar var.
Başı örtülü kızların üniversiteye gidememesini de sorun yapmıyorsunuz yani?
Benim üniversitede okuduğum sınıfta başı örtülü arkadaşımız vardı. Hiçbir sorunumuz yoktu. Sorun bunu simge haline getiren, siyasete dinimizi alet eden siyasetçiler eliyle büyüdü. Sömürünün en kötüsü inanç sömürüsü.
Başını örten üniversiteye gidebilmeli mi gitmemeli mi?
Gidebilmeli. İnançlara saygılı laiklik diyoruz biz. Kökten dinciliğin çözümü kökten laikçilik değil diyoruz. Biz 57. hükümet döneminde ikna yoluyla bu işi çözme yolunu seçmiştik Ama ona bile izin vermeyen kesimler çıktı.
Net bir çözüm önerinizi alsam?
Aynı şeyi yaparız. Ama bunlar (AKP) önce ülkenin rejimiyle, sistemiyle sorunu olmadığını göstermeli. Toplumun hassasiyetlerini göz ardı edemezsiniz. Bunu ikna yoluyla çözmemiz gerekir. Dünyanın her ülkesinde devletin belli kuralları vardır. Ben Diyanet İşleri'nden sorumlu bakanlık yaptım. Yani bu işleri az çok bilirim. Hani başbakan "Ben mürekkep yaladım. Ulemaya sorsunlar" demişti. Öyle değil. Tabii ben kendimi ulema saymıyorum.
Siz kimya mühendisisiniz. Ulema zaten olamazsınız.
Olamam. Başbakan da olamazdı. Ama kendisini ulema yerine koymuştu biliyorsunuz.
O sonuçta imam hatip kökenli...
İmam hatipte değil ama ben de o eğitimi aldım. Hatmettim ben Kur'an'ı. Kur'an der ki devletin kurallarına uyun.
Solun Güneydoğu'da sıfırlanmasını nasıl açıklıyorsunuz? Halk neden sola inanmadı?
İnanacak önümüzdeki dönemde. Bizim samimiyetimizi görerek farklı bir gelişme içerisinde olacak Güneydoğu'da sol.
Sol sıfırdan şaha kalkmak için nasıl bir atılım yapacak?
Önümüzdeki günlerde bir Güneydoğu kalkınma projesi açıklayacağız. Bir kere bölgeyi yatırıma boğacağız. Tabii boğmak için önce iktidara gelmek gerekiyor.
Milletvekili olmamakla iyi yaptım diyor musunuz?
Diyorum evet. Çünkü siyaset Türkiye'de meslek haline dönüşmüşse bir yerde seçilmek, seçildiği yerde kalmak için her yol mubah olabiliyor. Bu da siyasette yozlaşmayı artırıyor. Ben milletvekilliğinin her şey olmadığını göstermek istedim. Bu şekilde daha çok yararlı olabileceğimi düşündüm.
Çünkü istifa edip aday olsaydınız 45 gün sonra kurultay toplanacak, yeni bir genel başkan seçilecekti. Parti muhaliflerin eline geçebilirdi.
Bizde öyle bir şey yok.
Bu da kötü bir şey. Muhalif yok ne demek?
Hayır farklı görüşler var. Biz farklı görüşleri paylaşır, aldığımız kararı uygularız. Ben asıl son iki yıldır bir başka şeyin kampanyasını yapıyordum. İlgilenmedi basın. Diyordum ki bir partinin genel başkanı doğal başbakan adayı olarak seçime gitmek zorunda olmamalı.
Belki kendi liderlik nosyonunuza güvenmediğinizden böyle söylüyordunuz.
Tam tersi, kendine güvenen adam böyle meydan okuyabilir. Mesela Almanya'da FPD'nin başkanı eğer başbakan adayı olarak gitmek istiyorsa aynı zamanda partisinden tekrar seçime giderken onay alıyor. Başka adaylar da çıkıyor. Yarışıyorlar. Genel başkan adayı ayrı, başbakan adayı ayrı olabiliyor. Türkiye için bu yolun açılması gerektiğini söylüyorum.
Partiniz siyasi dengeleri altüst eden bir parti olsa belki tartışılırdı bu öneriniz.
Biz bir öncenin iktidar partisiyiz. Bu seçimler de gösterdi ki örgütü en diri, en inançlı, en çalışkan partiyiz. AKP'yi bir kenara bırakıyorum. Onların iktidar avantajları vardı. Ama bu seçimlerde bir fire bile vermeden ayakta kalan bir biziz. Bizim kendimize güvencimiz var.
DSP şimdiye kadar bir aile partisi, siz de lider ve eşinin partiyi emanet ettiği güvenilir kişi olarak tanınageldiniz. Şimdi birden karizmatik bir lidere dönüşüp bütün kitleleri peşinizden sürüklemeniz mümkün mü?
Onu ben söylemem, halk söyler. Sokağa çıkalım. Türkiye'nin hangi yöresine derseniz gidelim insanlar bana sarılıyor, başka şeyler söylüyorlar bana.
Acaba ******'ın yıldızının sönmesi mi sizi parlattı?
Onu bilmem.
İnsanlar neden birdenbire size sarılmaya başladı?
Tanınmıyordum da onun için. Siz gelip benimle röportaj yapmıyordunuz da onun için. Şimdi yapmak durumundasınız.
Yapıyorum; çünkü solda bir lider var mı anlamak istiyorum.
Siz hatta yaptığımız çok önemli eylemleri yok sayıyordunuz. Biz aralıkta Samsun Cumhuriyet Meydanı'nda sıfır derece havada meydanı hıncahınç dolduran insanlarla miting yaptık. Ve her hafta Türkiye'nin bir yerinde miting yaptık. Herkes uyurken biz çalıştık. O zaman röportaj yapmıyordunuz bizimle.
Neden yapmıyordum söyleyeyim mi dürüstçe? Ben Zeki Sezer çok iyi bir insan. Naif bir centilmen. Ama yanlış yerde. Şimdi bir köy evinde, bahçesinde domates yetiştiriyor, kır resimleri yapıyor, kitabını okuyor olmalıydı diye düşünüyordum.
Evet senden siyasetçi olmaz diyen çok. Haklısınız. Ama olmazın olduğunu da herkes görecek.
Bir defasında siyaseti tadında bırakmaktan söz etmiştiniz.
Ben onu yakın zamanda bırakmak anlamında söylememiştim ki. Ama yani tadında bırakmasını bilmek lazım siyaseti.
Daha tadını alamadım mı diyorsunuz?
Benim hobilerimden vazgeçmem söz konusu değil. Ama şimdi görev var üzerimde. Bunu en iyi şekilde yapacağım. Siyasette her kademede görev yaptıktan sonra genel başkan olmuş tek kişiyim. Başkaları gibi üfürmüyorsam farklı yapımdandır. Ama kararlılığım konusunda hiç kimsenin şüphesi yoktur.
Yoksa bu sakin görüntünün altında bir yanardağ mı kaynıyor?
Olabilir. Zaman zaman gidip dağlarda, bayırlarda bağırdığım oluyor. Ama gelip işte buraya belli bir tempoda devam ediyorum.
Bu seçim sonuçlarını aldıktan sonra da gidip dağlarda bağırdınız mı?
Seçim öncesi daha çok bağırdım.
Asıl seçim sonrası bağırmanız gerekmiyor muydu?
Seçim sonrası henüz ona zaman olmadı. Çok yoğun bir çalışma içindeyiz.
DSP çok tutumlu bir parti. Şimdi hazine yardımı da almayacaksınız. Ne olacak?
Daha da az harcayacağız. Eminim ki üyelerimiz bundan böyle aidatlarını çok daha düzgün şekilde verecek. Tabii yasal sınırlar içerisinde daha çok aidat almak istiyoruz.
Partinin ne kadar parası var? Seksen trilyon diyen de oldu, yüz yirmi trilyon diyen de.
Ben hep doğrusunu söyledim. Bizim seksen trilyonumuz olduğu dönem oldu. Şu anda altmış trilyon civarında. Yolsuzluk yapmadık. Müteahhide iş verip ondan para almadık. Kimseye diyet borcumuz olmadı. Biz diğer partiler gibi bir genel merkez binası yaptırmış olsaydık bugün paramız yoktu. AKP'nin seçim kampanyasının son on beş gününde harcadığı kadar parayı biz harcasak yine paramız yoktu.
Tanıtım için para harcama izni mi çıkmıyordu? Ne bir ilan, ne bir afiş gördük geçmişte de...
Kimden çıkacak izin?
Rahmetli Ecevit'ten.
Son üç yıldır ben genel başkanım.
Olsun. Ona sormadan harcama yapabiliyor muydunuz?
Hayır izin almam gerekmez. Yok öyle bir şey.
Ecevit'e bu konularda bilgi vermediğinizi düşünemiyorum.
Konuşurduk belki, bilmiyorum, hatırlamıyorum. Ama ben işimi doğru yaparım, gerektiği gibi yaparım. Ben Ecevit hassasiyeti ile yetişmiş birisiyim. Ondan farklı davranmamı niye bekler ki toplum? Biz o boy boy reklamları verebilirdik. Benim için de iyi olurdu, ama şimdi paramız kalmazdı. Partinin varlığını sürdürmekte zorlanırdık.
Reklam yapmayan parti olur mu?
Reklam çalışmalarının gereğine inanıyorum. Haklısınız. Orada biraz geç kaldık. Bundan sonra daha iyi değerlendireceğiz bu konuyu. Ben inanıyorum ki, solun en büyük partisi DSP olacak. Çünkü biz sağın tabanına itilmiş, solda olması gereken insanları da kucaklayabilecek tek sol partiyiz. Sosyal adalete inanan, ülkeyi zenginleştirecek projeleri de olan bir sol parti olduğumuzu anlatabilerek, ekonomide üretimi öne alan bir programı öne koyarak bunu yapabileceğimize güveniyorum. Kavga görmeyeceksiniz bizde.
Bir Karaoğlan efsanesi vardı. Şimdi bir sarıoğlan efsanesi mi doğacak yani?
Onu bilmiyorum. Onu vatandaş değerlendirecek. Kavga etmeden nasıl olacak bunlar? Ben gerektiğinde kavgayı çok iyi yaparım. Müthiş kavga ederim. Bildiğiniz gibi değil. Ama şimdi kavga değil, çalışma zamanı.
Nefy-ü İsbat
Nefy-ü İsbat
...
...

Erkek Mesaj Sayısı : 1805
Yaş : 34
Nereden : Ankara
İlgi Alanları : Tasavvuf
Kayıt Tarihi : 15/09/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz