Tasavvuf Alemi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Fatih, Cenab-ı Hakk'ın Bize Bahşettiği Bir Hükümdardır

Aşağa gitmek

Fatih, Cenab-ı Hakk'ın Bize Bahşettiği Bir Hükümdardır Empty Fatih, Cenab-ı Hakk'ın Bize Bahşettiği Bir Hükümdardır

Mesaj tarafından Nefy-ü İsbat Ptsi Eyl. 24, 2007 6:03 pm

Fatih, Cenab-ı Hakk'ın Bize Bahşettiği Bir Hükümdardır Levonpanos

Öncelikle Fatih’in şahsiyeti hakkında neler söylemek istersiniz.
Fatih’in şahsiyeti veya kişiliği hakkında bize tarih her şeyi söylüyor… Tarih en iyi öğretmendir.Fatih birleştirici yüce bir hükümdardır. Öyle olmasaydı koca bir imparatorluk nasıl kurulacaktı. Sevgiyi saygıyı ve milli birliği öğretmiştir. Ve Fatih bunu bayrak haline getirmiştir. Fatih olmasaydı Yavuz Sultan Selim gibi büyük bir şahsiyet çıkmazdı ortaya. Kanuni Sultan Süleyman gibi biri çıkmazdı ortaya. Mesela II. Beyazıt yerine Cem sultan geçseydi başımıza böyle şeyler gelmezdi. Fatih, a dan z ye düşünülecek ve incelenecek bir dehadır. Fatih yalnızca bir komutan değildir, bir padişah değildir, Fatih bir sanatçıdır, sevgi saygı insanıdır. Alimlik yönü vardır. Birçok yönü vardır. Hepsi ayrı ayrı ele alınmalı. Fatih’in ihmal edilen birçok yönü vardır…

Mesela hangi yönü?

Mesela cemiyetçiliği, şehirciliği sosyal yaşantı hakkındaki düşünceleri özellikle ele alınmalı. Maalesef pek dikkate alınmamış. Alınmışsa da ihmal edilmiş yayınlanmamıştır. Bunların üzerinde durulması lazım. Şehirciliği çok enteresandır. Onun sosyal hayat üzerine eğilmesi çok enteresandır. Birde Şer-î kanunları uygularken İslam’ın ne derece adil olduğunun gösteren çalışmaları vardır. Uygulamaları vardır. Ne acıdır ki II. Beyazıd devrinden sonra durumlar çok değişmiştir. Üzerinde durulmamıştır. Değişmiş olduğu halde üzerinde durulmamıştır. İslam kendini zannediyorum ki Fatih döneminde dört dörtlük gösterebilmiştir. Fatih’ten sonra çok değişiklikler olmuş bunlar gözden uzak kalmış. Kalmasının sebebi de şudur biz tarihimizi güzel şekilde aktarmasını bilmiyoruz. Veya bildirmek istemeyenlerimiz var.


Mesela niçin gençlerimiz Fatih’i tam tanımıyor? Çünkü tarih okunmuyor. Talebe ezberliyor geçiyor. Sınıfımı geçeyim, yeter diyor. Çünkü o sevgiyi o merakı uyandıramıyoruz. Niye uyandıramıyoruz? Çünkü kuru bir savaş ele alıyoruz. Ne yapıyoruz. İşte Bizans’a geldik, biz kovaladık. Bizanslı kaçtı, anlatılıyor. Saçma sapan şeyler bunlar.

Bizans kaçınca Fatih gelip yerleşti gibi başarıyı basite indirgemek istiyorlar değil mi?

Aynen öyle. Halbûki Bizans güçsüz bir imparatorluk değil. Gücü olan bir imparatorluk.
Güçlüydü dıştan da yardım görüyordu. Fatih güçlü bir askeri strateji uygulayarak ve aynı zamanda bilimden de yararlanarak fethetmiştir Kostantiniyye’yi. Büyük bir başarıyla fethetmiştir.
Onun için o hareket dahi bizde eksik gösterilir. Yani baktığınız zaman şunu görürsünüz ya Fatih yerine başkası da olsaydı girer alırdı. Alırdı da niye daha öncekiler alamadı.





Şehircilik yönüne tekrar dönersek şehirciliğini biraz açar mısınız?

Şehri güzel bir şekle getirmek için ne yapılması lazımsa hepsini yapmıştır. En basitinden mesela bugün affedersiniz yolların pisliğinden, şundan bundan dem vuruyoruz rahatsızlık duyuyoruz. Ta o tarihlerden vasiyetname yazdırmış. Vasiyetnamesinde diyor ki; iki kişiyi görevlendireceksiniz. Bunlar maaş karşılığı ellerinde büyük bir kap kabın içinde kireç ve kömür tozu külü sabah öğle akşam muhtelif saatlerde şehri dolaşacaklar. Her sokak da tükürük, hayvan pisliği şu ve ya bu her türlü pisliği örtüp gidecekler diyor. Arkadan gelen ise o pislikleri toplayacak, diyor.
Bu en basiti ama bu bile doğru düzgün işlenmiş değildir. Çok enteresandır, zannedersem 1955 1957’ lere kadar bu böyle devam etmiştir. Nasıl oluyordu? Aileler yapıyordu bunları. Ben gözümle gördüm. Mesela bir sokağa giriyorsunuz. O sokakta bulunan evlerin hanımları çöpü kapıya getirdiği zaman teneke içinde kapıya bırakıyor, süpürgeyle kapısını süpürüyor yolun ortasına getiriyor. Süpüre süpüre yolun ortasında küme şeklinde bırakıyor karşıki evden de kadın aynı şekilde yolun ortasına getiriyor. Çöpçü geliyordu, hepsini toparlayıp alıp gidiyordu. Bu çalışmayı bir vatandaş olarak benimseyip şehirde hizmet vermeyi gözlerimle gördüm ama bu Fatih’in idaresinden kalma.

Fatih diğer dinlere karşı hoşgörü modelini nasıl sağlamış?

Herkese eşit davranarak hatta ve hatta İslam olana daha çok sorumluluk vermiş. Gayri Müslimlere de memuriyet hakkı vermiş hatta idare hakkı vermiştir. Şimdi deniyor ki keşke Fatih bu kadar hoşgörülü olmasaydı. Herkesi müslümanlığa zorlasaydı. Yani bunlar küçük hesaplar. Ama Fatih küçük hesapların değil büyük hesapların mimarıydı ve çocukluğundan itibaren kendisini padişahlığa hazırlamıştı. Yalnız kendisi değil çevresinin de rolü var ve Fatih, Cenab-ı Hakkın bize bahşettiği bir hükümdardır. Yani Türk cihan hakimiyetine imparatorluk durumuna resmen kapıları açan Fatihtir. Alpaslan’dan sonra niçin İstanbul daha evvel fethedilmemiş çünkü o nasip Fatih’e verilmiş. Hacı Bayram Veli Hazretleri Edirne’ye Fatih’in babasını ziyarete gider II. Murat der ki İstanbul bize yakın fethi nasip olur mu diye sorar Hacı Bayram Veli hazretleri derki oranın fethi bu beşik deki çocuk ile bu köse sakallıya nasip demiş.

Siz ‘İstanbul’un Fethi’ tabirine karşı çıkıyorsunuz efendim değil mi?

Evet. Hep ‘İstanbul’un Fethi’ deniyor. Halbuki bu yanlış bir söylemdir. Sen İstanbul’un Fethi dersen Yunanlı buna güler. İstanbul fethedilmedi ki Kostantiniyye fethedildi. Hz. Peygamberin Hadisi Şerifinde bile Kostantiniyye der. Yani biz ne yapıyoruz. Batının istediği gibi konuşuyoruz. Bu şekilde ne Fatih’i anlatabiliriz, ne şehirciliğini anlatabiliriz. Ne de Türklüğünü anlatabiliriz. Ne yapıyorlar bizi yalnızlığa itiyorlar. Padişahlarımızdan koparıyorlar. Sultan II. Abdülhamid Han nur içinde yatsın. Başlı başına bir değerdir ama Fatih gibi Onu da kimse doğru dürüst anlatmıyor.


Birde Fatih’ le ilgili zaman zaman gündeme getirilen yersiz iddialar var. Mesela Fatih’in annesi ile ilgili iddialara ne söylemek istersiniz?

İşte Fatih’in annesi kimdir? Rumdur falan. Yok öyle bir şey… Fatih’in annesi Türktür. Velev ki Rum olsun, ne olur? Fatih’in annesine ne mutlu ki öyle bir evlat doğurmuştur. Fatih’in annesi ile uğraşmak babası ile uğraşmak teferruattır. Önemli olan icraattır. Ziya Paşa ne der: Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Her kim var ki bu memlekete hizmet etmiş her kim var ki Siyonizm’e kafa tutmuş o adama daima kötü gözle bakılmış. Padişah kim olursa olsun hiç sevmediğim bir ırk da olsa ben yine de o adamın icraatına bakarım. Fatih’in annesini niye Rum gösterecek. Çünkü yeni gelen nesli Fatih’ten soğutacaklar. Bunlar batının oyunlarıdır. Bu oyunlara gelmemek lazım.
Koca imparatorluklara sahip olmuş bir millet böyle basit şeylerle uğraştırılacak hale gelmiş. Çok üzülüyorum çok...

Fatih’in Fatih olmasında sizce hocalarının ve tasavvufun etkisi nedir

Tabiî ki tasavvuf çok önemlidir. Tasavvufta maneviyatı bulursunuz, manevi zenginliği bulursunuz. Bunları da Fatih’e hocaları anlatmıştır. Mesela O Fatih’in ilk hocalarından olan Molla Gürani Fatih’e tokat atıyor o da gidiyor, babasına şikayet ediyor. Sonrasını biliyorsunuz. Ne muazzam bir eğitim değil mi?
Fatih’in en büyük kazancı iki büyük hocaya sahip olması. Biri Akşemseddin Hazretleri.Biri Molla Gürani Hazretleri. Ve bu şahsiyetler fetih zamanı askerin yanına kadar gidip askere moral bile vermişlerdir. Onun için Fatih’in dehası Allah vergisidir. Ama o deha her iki büyük insan tarafından her iki büyük şahsiyet tarafından daha da işler hale getirilmiştir. Yani zenginliği Fatih öyle hocalara sahip olmasıdır. Ve kendisinin de dinlediklerini hazmedebilmesidir. Yani Cenabı Hak ona ayrı bir güç vermiş.

Ermenilerle ilişkileri nasılmış efendim?

Bursa’nın fethinden kısa süre evvel Osman gazi hazretleri, vasiyet etmiş: Sakın ola ki Ermeni halkı açık da bırakmayasınız Rum anları bitirir, Onları kendi aranıza alın, diyor. O şekilde biz Bursa’ya yerleşmişiz. Türkler kendi aralarına almışlar bizi. Türklere olan yakınlığımız herkesin düşündüğünden fazladır. İçiçe geçmişiz, bizi bugünkü hale düşürenler ne deyim Allah’tan bulsun. Bu hale getirmelerinin sebebi de Osmanlıyı yıkabilmek devleti yıkabilmekti. Onun direklerinden bir tanesi Ermenilerdi. O direği yıkmak istediler, yıktılar.

Aynı zamanda Fatih’in Bursa’da Ermeni patriğini ziyareti var…

Tabii onunla samimi idi. Devamlı görüşürdü. Bir gün ziyarete geldiğinde haber verelim diyorlar. O da haber vermeyin diyor. Doğrudan makamına giriyor patriğin. Patrik görünce birden bire karşısında şehzadeyi ayağa kalkıyor. Lütfen oturun diyor. Patriğin elinde bir kitap. Nedir o diyor. İncil sultanım diyor. Bir sayfayı açın bakalım ne yazıyor, diyor. Bütün cihan senin ve senin milletinin olacaktır, yazıyor sultanım deyince Bizans da dahil mi diyor sultan. Şüpheniz mi var padişahım? diyor. Bizans’ı fethedersem sana orada patriklik teklif edeceğim, buyuruyor. Ve dediğini de yapmıştır. Anadolu Hisarının yapımını ele alırsak Ermeni kalfalar ve Ermeni işçilerde çalışmıştır. Çünkü Bizans’a karşı Ermenilerinde bir sempatisi yoktu. Ben hala sevmem mesela sevebilmeme imkân yok. Çünkü tarihimize baktığımız zaman zevk yok. Ve benim gençlik yıllarımda da Rumları yakından tanıyabildim. Yok anlaşamayız. İmkân yok. Bu şartlar altında Rumeli hisar yapımında da aynı ve hatta sefere dahi iştirak etmişler. Bunları yazmıyorlar, meydana çıkarmıyorlar. Fatih’in Ermenilere yakınlığı düşünülenlerin tersindedir. Aşağı yukarı bütün Osmanlıda bu vardır hatta ve hatta sultan Alpaslan’da dahi bu mevcuttur.

Fatih’in İstanbul’dan sonraki ideali neydi ?

Cihan hakimiyetiydi. O zaman onun döneminde her imparatorluğun başında bulunanlarda aynı şeyi düşünüyordu. Fatih şunu biliyordu. Eğer kendi yapmazsa başkaları elimizden alacak topraklarımızı. Böyle düşünmeye mecburdu. Ama cihan hakimiyetinde kimsenin hakkını yeme taraftarı değildi. Yemiyordu. İslam’ın fetih hareketleri ile batılıların fetih hareketleri arasında çok fark vardır. Bunlarda belirtilmiyor çünkü kitaplar o şekil yazmıyor ki. Sadece kin ve nefret buluyorsunuz. Okuyayım da bir karşılaştırma yapayım deseniz, buna müsade etmiyorlar. Halbuki onu normal bıraksa sizin fikir yapınıza da yer verse düşüncelerinize de yer verse yorumunu size bıraksa çok şey değişir. O yapılmıyor ki halkımız cahil kalıyor. Durum budur…

Papanın mektubu var Fatih’e yazdığı bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Onu en güzel Fatih değerlendirmiştir. Papayı kırmadan usulü kaidesi ile reddetmiştir. Roma imparatoru oluşunu kabul etmiştir ama Hiristiyanlıkla bir alakası yoktur. Roma imparatoru olarak demiştir. Doğunun ve batının Sultanı olarak demiştir. Siyasi bir zekayla size teşekkür ederim, demiştir. Ama Hiristiyan olurum falan gibi bir şey yoktur. Fatih’in fetih hareketinden sonra batının fetih hareketi bitmiştir. Batıda onun farkındadır papa oyunla onu kendine mal etmeye kalkmıştır. Ama Fatih usta bir diplomat idi geri çevirmiştir onun düşüncesini bunlar böyle yazılırsa kıymet ifade eder. Böyle yazılmayıp da papa kalleşlik yaptı diye yazılırsa mantık hatası olur. Yahu papa kalleşlik yapacak tabii. Adam kendi davasını güdüyor. Sen de kendi davanı güdeceksin

Ayasofya’nın Fatih için anlamı neydi? Bu günkü hali için ne söylersiniz fatihin mirası olarak

Biz onu Fatih’in mirası olarak devir alamadık. Çünkü 1700’lerde biz bozulmaya başladık. 1700’lerden sonra gerileme oldu. Fatih’in mirası Ayasofya’yı ******, mecbur kalarak Lozandan sonra bir müze şekline soktu. Batı simge olarak gördüğü için sürekli önümüze getiriyordu Ayasofya’yı. Müze olunca da İslami alametler kaldırılmadı, dikkatinizi çekerim. Aynen bırakılıyor. Bugün Ayasofya’nın tekrar camiye dönmesi diyoruz. Zaten orası camidir kardeşim. Kilise değil camidir. Sen inanmıyorsan ne yapayım. ****** beklemiştir. Hatta demiştir ki benden sonrakiler burayı tekrar camiye çevirirler. Ama ondan sonrakiler onu yapmadı. Sonrakiler ideallerinin değil koltuklarının adamı oldular.
Hala öyle gidiyor bu iş

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Yeni neslin Fatih’i Abdulhamit Hanı iyi tanıması gerekir. Onları günümüze aktarmalıyız.
Ama birileri engelliyor. Tarihle bağımızı koparıyor. Çünkü Türk milletinin ilerlemesi batının hiçbir zaman işine gelmez. Çünkü rantları kaybolur. Kazançları kaybolur. Türkün imparatorluk dönemini batı çok iyi bilir. Bildiği için korkar. Bazı Hiristiyan devletlerin de Ona tabi olmak istediklerine şahit olmuştur. Onun için istemez batı. Osmanlıyı sevmez. Fatih’i sevmez. Yavuz’u sevmez. Onun için ne yapmamız lazım. Toparlanmamız lazım. Toparlanabilmek için ne yapmamız lazım. Birbirimizi sevmemiz lazım. Ülke içinde ikiliği üçlüğü kaldırmamız lazım.
Nefy-ü İsbat
Nefy-ü İsbat
...
...

Erkek Mesaj Sayısı : 1805
Yaş : 34
Nereden : Ankara
İlgi Alanları : Tasavvuf
Kayıt Tarihi : 15/09/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz